iki kişilik
ada sessizliği Bir
adam örgüsünden çıkıyor kadının: Gökyüzü bulutsuz ve yürüyüşsüz. Bir
taşı büyütüyor adamın yalanlı kalbi: Ağaç sallantısız ve meyvesiz.
Bir
biletçi para basıyor: Örgücü
kadın dimdik ileriye bakıyor. 1. bir
dağdan geri dönüyor rüzgâr güneş
sönüyor muhasebeci gibi beceriksiz kadın
adamı doğru anlıyor, yanlış adam
kadının yanlış anladığını biliyor, doğru
bir
nokta yerini başka bir noktaya bırakıyor “gündüz”
diye bağırıyor kadın aşağıdan yukarı beyaz bir yelken kadın
ile adamın arasındaki ışıksızlık büyük söngü ustası deniz,
bir arabalı vapura teklifliyor, “hadi evlenelim!” bir
kadın “anlıyorum” diye sayıklıyor yatağında düz! ismim
söyleniyor bu ben miyim diye düşünüyorum bir
çakarın yanında evet bu benim ne hastalık ! iskelenin
ucunda oturuyordu tanıdık bir yalnızlık 2. “zamanın
yanındayım bunu bilesin” dedi öküz ki büyük öküzdür nerden
baksak akıllıdır öküz toprak
şahittir buna belli
ki olaylar olmamak için sıraya girmiş, “dolandırı”
diyelim buna veya
nedensizlik 3. ve
batmakta olan bir teknenin suyunu alıyor bir sabırcı ben
sandallı kürekli bir adamdım yüzerim gündüz denizlerini geceleri
büyük bir cümle devrilir karşımda “seni
özlüyorum” ya
da bir içkisizlik dönüp durur buzlu aklımda belli
ki hiçbir şey birleştirmez bizi öyle bilelim ve
bortaçina şişesini doldurup şöyle dedim: “aşk
bir tarladır” “köy
lehçesiyle seni sevmiyor” dedi otogar büyük düşünür karşı
köyden cevapladı bir arabalı kadın: “aşk
bir süngüdür” 4. ve
sonunda “mutluluklardan
mutluluk beğen!” diyor bir yalnızlık eşek yükü ama
dağdaki sular gibi uyudum rüyamda hep seni gördüm ve
“kendini git” dedim
benim için ben im
iç in. diyelim
ki batmakta
olan bir teknenin suyunu alıyor bir sabırcı Zafer
Yalçınpınar 15 Haziran
2012
|